Yener Süsoy: Türk tiyatrosu sponsor arıyor

Güncelleme Tarihi:

Yener Süsoy: Türk tiyatrosu sponsor arıyor
Oluşturulma Tarihi: Ekim 03, 2000 00:00

Yener SÜSOY
Haberin Devamı

Şirketiniz ya da bankanız bataktaysa devlet baba gözünü kırpmadan kurtarır. Peki ama Türk tiyatrosunun ününü yurt dışına taşımış olan Haldun Dormenler'i, Kenterler'i, Genco Erkallar'ı kapılarına kilit vurmaktan kim kurtaracak. Tiyatroyla bir yastıkta 47 yıl geçiren ve bir ekol haline gelen Haldun Dormen, ‘‘acı son’’un nedenlerini Hürriyet'e anlattı.

Tiyatroların kapanması İstanbul'un ayıbı olur

Yener'ciğim bugüne kadar çok zorluklarla tiyatromu ayakta tuttum. Ben artık tek bir şey daha verecek durumda değilim. Eğer biraz daha bir şeyler verecek olursam sokakta kalacağım. Bence Kenter, Genco Erkal ve Haldun Dormen tiyatrolarının kapanması bizlerin ayıbı değil, İstanbul'un ayıbı olur. Bunlar İstanbul'un çok önemli renkleridir. Bunca sene bu kadar insan yetiştirdiler, bunca insana zevk verdiler, bunca insana tiyatro keyfini aşıladılar. İsterim ki tiyatrom benim ölümümden sonra da devam etsin. Ne gezer, yaşamımda bile devam etmesi şu anda mümkün görünmüyor. Ancak bir sponsor bulursam devam edebilirim. Türkiye'deki tiyatro seyircisi orta sınıf. Bunlar artık bize gelemiyorlar, bilet fiyatlarımız pahalı geliyor. Bizim tiyatroların biletleri 10 milyon, Devlet Tiyatroları, Şehir Tiyatroları 500 bin lira. Adam bir kere bize geleceğine oraya beş kere gidiyor, hem de ailesiyle. Devlet yardımı olarak aldığımız 9 milyar prodüksiyona bile yetmiyor. Bir sponsor 200 bin dolar verirse ancak kendimizi idare ederiz.

Yılmaz Erdoğan'ı çok beğeniyorum

‘‘Sen Hiç Ateşböceği Gördün mü’’ herhangi bir insan tarafından yazılmış bir oyun değildir. Bunu ancak tiyatro kafası, tiyatro görüşü olan birisi yazabilir. Onun için Yılmaz Erdoğan çok önemli bir tiyatrocudur. Yazarlığını hep sürdürmeli. Bence içinden gelen her şeyi yazması lazım, sadece kendi tiyatrosunu düşünmeden.

Boşanmamızı kutluyoruz

Betül'le dostluğumuz hálá devam ediyor, hatta kavga bile ediyoruz. Biz her sene boşanma günümüzü kutluyoruz. Bütün aile toplanıyor, kendi aramızda bir güzel eğleniyoruz. Her halde dünyada bu günü kutlayan ilk çift biziz. Hayatıma Betül'den sonra kadın girdi, ama onun kadar önemli olmadı. Semiramis Pekkan hayatta tanıdığım en zeki, en akıllı kadınlardan biridir. Parlak zekası sonucu istediği her şeyi elde etmiş olarak yaşıyor. Betül ise çok şahsiyetli, çok ışık şaçan bir kadındır. Betül ve Semiramis birbirinden çok farklı ama birlikte olunması çok zevkli olan kadınlardır.

Muhsin Ertuğrul demode yönetmendi

Türkiye'ye döndüğümde ilk aktörlüğümü Muhsin Ertuğrul'un yanında yaptım. Muhsin bey çok parlak bir tiyatro adamıydı, ama iyi bir yönetmen değildi. Bunu görmek, benim için çok büyük bir hayal kırıklığı oldu. Yönetmenliği çok eskiydi, çok demodeydi. Buna karşılık büyük bir tiyatro adamıydı. Bugün hálá bir şeyler yapabiliyorsak, Muhsin beyin sayesindedir. Bence Muhsin beyin en önemli taraflarından birisi tiyatro ve tiyatrocuya saygıyı kabul ettirmesidir.

Betül'ün hediye kolyesi 40 yıldır boynumda durur

Kızdığım zaman ya tekme ataram, ya cam kırarım, hatta kapı kırdığım bile olur.

Arabesk yaşamı, zevki ve müziği sevmiyorum, çünkü karamsarlıktan nefret ediyorum.

Her gün mutlaka bulmaca çözerim, en büyük tutkumdur.

Bugüne kadar 132 eser sahneye koydum. Bunun 33 tanesi müzikal. Bunu Amerika'da söylemeye utanıyorum, çünkü oradaki bir yönetmen için 40 oyun bile büyük başarıdır.

Eşim Betül'ün kırk sene önce hediye ettiği Ayet-el Kürsi yazılı kolyeyi boynumdan hiç çıkarmam, beni koruduğuna inanıyorum. Bir de 7 rakamının bana uğurlu geldiğine inanırım.

Oğlum Ömer'in kızı Yasemin'i çok seviyorum ama, çok sık beraber olamıyorum. Dedeliğin keyfini henüz çıkarabilmiş değilim.

KIRMIZI BİBERSİZ OLMAZ

Gece yarısından sonra televizyonda film seyretmek beni çok dinlendiriyor.

Eskiden asansör fobim vardı ama yaşlandıkça azaldı. Küçükken bir Cumhuriyet Bayramı'nda Taksim meydanında kalabalık arasında kaldım, boğuluyordum. Galiba ondan kalma bu fobi.

Soframdan kırmızı biber eksik olmaz.

Şile'de bir küçük evim var, hafta sonları orada gidip yerli yabancı konuklarımla dinleniyoruz.

Hayatımda ilk defa korkunun ne demek olduğunu 17 Ağustos depreminde anladım. Bazen geceleri uyanıyorum, o korkuyu hala üzerimden atamadım.

Ulvi Uraz'ın kazığı

Allah rahmet eylesin, Ulvi Uraz çok tatsız bir adamdı. Hapisten yeni çıkmıştı, hiçbir yerde oynayamazken ben ona rol teklif ettim. ‘‘Nina’’ büyük bir olay oldu, onu bir gecede star yaptı. Uraz anında bize büyük kötülükler yapmaya başladı. Bir gece Ayfer Feray çıldırıp ‘‘Ben bu adamı döveceğim’’ diye tutturdu, zor zaptettim. Ulvi Uraz hayatımda yediğim en büyük kazıklardan biridir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!