Haftanın Sohbeti

Güncelleme Tarihi:

Haftanın Sohbeti
Oluşturulma Tarihi: Haziran 11, 2000 00:00

Haberin Devamı

Tarihi rekora doğru

‘‘ŞU anda çok iyiyiz, tahtaya vurmak lazım’’ diyor, Bayındır Antalya Havalimanı Uluslararası Terminal İşletmeciliği A.Ş. Genel Müdürü Samim Aydın... Dış Hatlar Terminali'nde özenle döşenmiş odasındayız. Bilgisayarın başında, bana turist hareketlerini gösteriyor. İnanılmaz mutlu... Anlattıkları, benim bu konuda kararan ruhumu aydınlatıyor. Endişelerimi gideriyor. Tablolar gösteriyor ki, gelmiş geçmiş en büyük turisti 1997'de ağırlayan Antalya, bu ayın sonunda, yeni bir rekora imza atmaya hazırlanıyor.

Bayındır'ın terminali hizmete gireli yaklaşık 2 yıl olmuş. Yap-İşlet-Devret modeli ile yapılan terminal, zaman zaman, ‘‘Yap-İŞLETEMEME-Devret’’ tehlikesi ile karşı karşıya kalmış... Şu anda durum yine öyle... Ancak, tüm bu sorunlar, Samim Aydın'ın girişimleri ve tecrübesi sayesinde çözülme yolunda epey mesafe katetmiş.

Garip ama gerçek bazı olaylara Vali Ertuğrul Dokuzoğlu direkt müdahale etmek zorunda kalmış. Örneğin, pasaportta tecrübe kazanmış polis memurları, sezonun tam ortasında Muş, Bitlis veya herhangi bir ile tayin ediliyormuş. Onun yerine, bırakın klavyesine dokunmayı, hayatında bilgisayarı yakından görmemiş polisler atanıyormuş. Aydın, ‘‘Bu sorun, şimdi çözülmek üzere’’ diyor. Bir de, İçişleri Bakanlığı, nüfus cüzdanı da okuyabilen optik okuyuculardan alırsa, turistlerin bekleme süresi 1.5 saatlerden 35 dakikaya çekilebilecek. İşte, o zaman tarihi rekoru turiste eziyet etmeden kıracağız.

lginç bir genel müdür olma öykünüz var galiba?

Pilotluk yaptığım için devamlı terminale gidip geliyordum. Derken, bir baktım, gazetelerde genel müdür yardımcısı aranıyor ilanları var. 'Genel müdürünüz var mı' dedim, ‘Yok’ dediler. 'İşte, ben geldim' dedim. Türkiye'de hobisini iş olarak yapan ender insanlardan birisiyim. Ve, çok da büyük keyif alıyorum.

Bu işin keyifsiz yanı yok mu?

Sıkıntımız havaalancılıkta bayramın, tatilin, cumartesi ve pazarın hiç olmaması. Cumartesi ve pazarlar bizim hafta başlarımız.

Çok turist, çok iş demek. Hiç, ‘Aman turist gelmesin’ dediğiniz oluyor mu?

Hayır, demedim. Ama, bir keresinde, sistemlerdeki bir arazı nedeniyle şu iş yavaşlasın demiştik. Tam bir saat 15 dakika ecel terleri döktük. Allah'tan kimseye hissettirmedik işi. Ama, ‘Turistler şu iş halledilene kadar gelmesin’ diye de dua ettik.

İstanbul Havalimanı'ndan farkınız nedir?

Türkiye'nin İstanbul'dan sonra ikinci büyük terminaliyiz. İstanbul sadece yolcu sayısı ve alan olarak bizden büyük. Ancak, İstanbul'da olmayan bir şey bizde var. Bize bir anda gelen yolcu İstanbul'a gelmiyor. Geldiği anda orası göçer. Bizde, tur operatörleri bir uçak dolusu turisti tatil köylerinden toplayıp dört-beş otobüsle getirip boşaltıyor. Aynı anda dört-beş tane uçak olduğunu düşünün. Bir anda bin 500 kişi boşalıyor buraya. Kapıdan içeri giriyorlar, dışarıda bekliyorlar, içeride dolanıyorlar. Her şeye rağmen iddia ediyorum, dünyada buradan daha temiz bir meydan yok.

KİMLER ÇALIŞIYOR?

Taşeron firmalar var mı?

Bizim kendimize ait 100 kişilik güvenlik, bir de 120 kişilik bir temizlik ekibimiz var. Toplam 420 kişi benim emrim altında. Ama, direkt işletme şirketimize bağlı 200 kişimiz var. Bizim dışımızda Havaş, Çelebi, Onur, İstanbul Hava Yolları, Türk Hava Yolları, gümrük ve polis bulunuyor. Tamamını sayarsak burada 3-4 bin kişi çalışıyor. Bütün bunlara tur operatörlerini, rehberleri ve otobüs şoförlerini katarsak, yazın havaalanından ekmek yiyenlerin sayısı 15-20 bini bulur.

Sistemin işleyişinde sizden veya başkalarından kaynaklanan aksaklık var mı?

Hepimiz için önemli olan turistin rahat bir şekilde yolculuk yapmasıdır. İlk ve son intiba biziz. Biz mekanları geniş ve ferah tuttuk. Yeşillikler yaptık. Bizde, dünyada diğer havaalanlarında var mı bilmiyorum ama canlı orkestramız var. Orkestra, günün değişen saatlerinde değişik yerlerinde müzik yapıyor. Sırada bekleyen insanları sakinleştirmek için müzik yayını yapıyoruz. Bu hoş bir şey. Kalabalıkta uçak bekliyor, sinirleniyor. Geçen yıl çok hoş bir anımız var. Aliyev, buradan çıkış yapıyordu. Orkestrayı getirdik. Dayanamadı, şarkı söylemeye başladı.

Sizin göreviniz nerede başlıyor, nerede bitiyor?

Otoparktan başlıyor, dış kapıdan uçağa binene kadar sürüyor. Veya tam tersi, körükten başlıyor, kapıdan dışarı çıkana kadar devam ediyor. Yanaşan uçaktan inen bir yolcunun binayı terketmesindeki ideal süre 35 dakika. İşte, biz bunu gerçekleştiremiyoruz.

SIKINTILARIMIZ VAR

Sizi engelleyen nedir?

Sistem müsait ama elde olmayan nedenler var. Bunlardan biri vize pulları. Vize pulları olayında vize memuru sayısını halletti sayın valimiz ama dert onunla kalmıyor. Biz, vize pullarının kıymetli kağıt kapsamına alınması ve bunların da tur operatörlerine ya satılmasını veya kredi ile verilmesini istiyoruz. Bunlar turu sattığı zaman, alsın yolcunun pasaportuna yapıştırsın ve burada da kuyruk olmasın. Bir ara, daha vahim bir olay vardı. Turistten 100 dolar almıyorlardı. Neden, çünkü 100 dolarlıklarda çok sahte oluyormuş. Para ayırt edecek makine bulmak zor mu? Neyse, şimdi onu hallettiler. Siparişini verdiler durum çözülecek. Valimize, kredi kartı makinesi koydurulması talebinde bulunduk.

Pasaport kontrolünde sıkıntı var mı?

Pasaportta bizim gelişte 22, çıkışta 24 tane kabinimiz var. Antalya için gayet iyi. Ancak, manuel ve her yolcu bilgisayara giriyor. Yolcunun bilgisayara girmesiyle en iyi çalışan elemanımız dakikada 2 yolcuyu kontrol ediyor. Avrupa, artık optik okuyucuya geçti. Ruslar geçti. Optik okuyucu geldi ancak okuyucudan randıman alamıyoruz. Niye?.. Optik okuyucuların kataloğunda, nüfus kağıdı okur demesine rağmen, okumuyor. Gelen turistin yüzde 50-55'i Alman. Ve, gelen Alman'ın da yüzde 60-70'i nüfus kağıdıyla giriş yapıyor. Bu da, 2 milyon 100 bin kişinin nüfus kağıdıyla giriş çıkış yapması demektir. İşte, optik okuyucu bu kağıdı okumuyor. Şimdi buradaki olayın memur ve yöneticilerle hiçbir alakası yok. Oysa, onlar cansiperane çalışıyor.

TAYİN ENGELİ

Sürekli tayin oluyorlarmış?

Allah'tan, bu sene vali bey ve emniyet müdürümüz duyarlı davrandı. Türkiye'de, Avrupa'nın bir sürü ülkesinde olduğu gibi pasaport polisliği ihtisasının olması lazım. Onlar ayrı bir kuvvet olmalı. Sadece hava, deniz limanlarında, sınır kapılarında çalışmaları lazım. Buradaki polisin bir sene sonra Doğu'ya tayini çıkıyor. Pasaport konusunda kendisini geliştirmiş bir polis Muş'ta bir karakolda karakol polisi olabiliyor. Veya, tam tersi olabiliyor. Oradan bir arkadaş geliyor, iyiniyetle çalışmak istiyor ama bilgisayarla veya pasaportla ilk kez karşılaşıyor. İşin vahim tarafı şu; bizim sezonumuz, nisanda başlıyor, ekim sonunda bitiyor. Polis tayinleri temmuzda oluyor. Bizim sezonumuzun ortasında işi öğrenmiş tıkır tıkır çalışan elemanlarımızın tayini çıkıyor. Yerlerine hiçbir şeyden anlamayan ama son derece iyiniyetli insanlar geliyor.

Havalimanında bir turistin bekleme süresi nedir?

45-50 dakika, zaman zaman da 1 saat veya 1.5 saat. Benim sistemlerimde bir sorun yok. Diğer sistemleri düzeltmek ise buradaki kişilerin işi değil.

Turizm veya İçişleri Bakanı ile görüştünüz mü?

Turizm Bakanı ile hiç görüşmedim. İçişleri Bakanlığı'nın binlerce sorunundan bir tanesi burası ama bizim için Antalya için çok önemli.

YOLCU SAYISI

Yılda kaç yolcu geliyor?

6 milyon. Bu sene biraz da geçeceğiz. 1997 benim gelmiş, geçmiş en iyi servis yaptığım yıl. Haziran sonunda 1997'yi geçeceğiz. Bu sene çok iyi bir yıl olacak. Nisanda zıpladık, Mayısta çok iyi gittik. Giren çıkan yolcu haziranın ilk altı gününde toplam 156 bin 261 kişi olmuş. Buna göre, bizim öngördüğümüz, gelen-giden haziran ayı sonuna kadar 630 bin kişi olacak. Bu 1998'in yüzde 30, 1999'un ise yüzde 100 üzerinde. Şu anda çok iyi, tahtaya vurmak lazım.

Ülkeler bazında nasıl

Almanlar başta. Yüzde 49-50 Almanlar, yüzde 7-8 Ruslar veTürkler var. Ardından Hollanda, Avusturya, Fransa, İngiliz geliyor.

Anket yapıyor musunuz?

Yapıyoruz. İnanılmaz memnunlar terminalden. Sıkıntılar beklemeden kaynaklanıyor. Halletmek zorundayız. Çünkü, biz bu sene temmuz ve ağustosu bu sistemle çıkaramayız. Yani, bu bilgisayar sistemiyle, pasaport kontrol sistemiyle çıkaramayız.

KİM KİMDİR?

1954 İstanbul doğumlu. Galatasaray Lisesi muzunu. Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü'nü bitirdikten sonra, işletme eğitimi de aldı. Pazarlama sektöründe çalıştı, imalat sektörüne geçiş yaptı. Antalya'da imalat yapan bir bankanın genel müdürlüğünde bulundu. Halen, Bayındır Antalya Havalimanı Uluslararası Terminal İşletmeciliği A.Ş. Genel Müdürü olarak görev yapıyor. Aynı zamanda pilot.

Ah, şu kadınlar

Samim Aydın, gurbetçi ve yabancı turistlere, bavulla ilgili önerilerde de bulundu; ‘‘Bavulların sağlam, kilitli olması lazım. Yırtılabilir, ezilebilir, katlanır, yuvarlak bavullardan mümkün olduğu kadar kaçının. Bir bagajın ortalama ağırlığı 40 kilodur. 40 kilonun üzerine çıktığı zaman sistem kabul etmez. Burada, mesela el makyaj çantalarını sisteme vermek tehlikeli. Sisteme verildiği zaman yuvarlanıp tüm sistemi bloke ediyor. Bir makyaj çantasının bize maliyeti 5 dakika. 5 dakika 250 tane bavulun birikmesi demek.’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!