Tufan Türenç: Şark meselesini kazımak

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

‘Şark meselesi’, emperyalist ülkelerin Osmanlı'yı yok etme politikası olarak tanımlanabilir. Bu deyim, ilk kez 1815 Viyana Kongresi'nde Rus delegeleri tarafından kullanıldı.

Bundan sonra diplomatik dile yerleşti ve emperyalistlerin değişmez politikası oldu.

Bu politika başlangıçta ‘‘Osmanlı İmparatorluğu'nun toprak bütünlüğünün korunması’’ şeklinde ambalajlanıp sunuldu.

19'uncu yüzyılın ikinci yarısında ise deyim gerçek anlamına büründü ve Türkler'in Avrupa'daki topraklarının paylaşılması olarak benimsendi.

20'nci yüzyılda ise hasta adam olarak tanımlanan imparatorluğun bütün topraklarının paylaşılması anlamında kullanılmaya başlandı.

Çağa ayak uyduramayan Osmanlı ise emperyalist ülkelerin bu emellerinin gerçekleşmesi için elinden gelen her şeyi yaptı.

İç ve dış politikalardaki akıl almaz hatalar, koca imparatorluğun çöküşünü hızlandırdı.

Padişahların ve yönetici kadroların yetersizliği, iktidar kavgaları, yolsuzluklar, beceriksizlikler, çağın gerisinde kalmak emperyalistlerin işini kolaylaştırdı.

Sonunda Osmanlı İmparatorluğu tarihe gömülüp gitti.

Böylece ‘‘şark meselesi’’ de görevini tamamlayarak ortadan kalktı.

Koca imparatorluğu tarihe gömerek amaçlarına ulaşan emperyalist ülkeler, acaba bundan sonra ‘‘şark meselesi’’ni kafalarından tamamen silip attılar mı?

* * *

20'nci yüzyılın geride bıraktığımız 80 yılı içinde yaşadığımız olaylar, ‘‘şark meselesi’’nin yine bazı kafalarda takılıp kaldığını gösterdi.

Bu mantık sık sık Türkiye Cumhuriyeti'nin karşısına değişik görünümlerde çıktı.

Türkiye'yi zor durumda bırakmak, güçlenmesini önlemek için her türlü melanet odakları kullanıldı.

Son Helsinki Zirvesi, bu açıdan bakıldığında bir kilometre taşı olarak kabul edilebilir.

Alınan karar, 200 yıldan beri Avrupa'nın yürüttüğü, Osmanlı'nın tarihe gömülmesiyle büyük oranda sona erdiği sanılan, ama hálá bazı kafalarda yaşayan ‘‘şark meselesi’’ni tamamen kazımak için çok önemli de bir şanstır.

Batı, Helsinki'de Türkiye'yi Avrupalı olarak kabul ettiğini açıklamak zorunda kaldı.

Bu, ‘‘şark meselesi’’nin noktalanmasıdır.

Şimdi Türkiye'ye çok önemli bir görev düşüyor.

Emperyalistlerin 200 yıldır sürdürdüğü bu politikayı onların kafalarından tamamen silip atmak.

Bunun için yapılması gerekenler bellidir:

Uygar dünyanın ölçütlerini yakalamak ve onları benimseyip uygulamak.

Bunu başardığımız zaman artık hiçbir Batılı'nın kafasında ‘‘şark meselesi’’nin kırıntısı bile kalmaz.

Osmanlı'yı tarihe gömen ‘‘şark meselesi’’ni bu kez de cumhuriyet tarihe gömer.

* * *

Bir işadamının, ‘‘Helsinki'de açıklanan adaylık kararı cumhuriyetten sonra en önemli olaydır’’ sözü, abartı olarak kabul edilmemelidir.

Yaşadığımız günler ulusumuz için çok önemlidir.

Bugünlerin her saniyesini iyi kullanmak zorundayız.

Helsinki, Türkiye için yaşamsal bir virajdır.

Bu virajı alabilecek güce sahip olan Türkiye, kısa zamanda Avrupa masasında kendisine yer açabilir.

Türk toplumu ‘‘şark meselesi’’ni aşıp, yazgısını Avrupa'ya bağlamıştır.

Çok değil iki yıl öncesine kadar Türkiye'yi dışlama şarkıları söyleyen Avrupa, bugün aynı topluma evinin kapılarını açıyor.

Avrupa ile bütünleşmek için bütün anahtarlar elimizde.

Bu şansı toplum olarak iyi değerlendirmemiz gerekir.

Aksini düşünmek bile ürkütücü oluyor.

Yazarın Tüm Yazıları