Volkan’dan ilklere devam

Güncelleme Tarihi:

Volkan’dan ilklere devam
Oluşturulma Tarihi: Ekim 23, 1999 00:00

Haberin Devamı

Dünya Ralli Şampiyonası'nın 12. ayağı olan San Remo Rallisi'nde Toyotoa Mobil Team Türkiye adına yarışan Volkan Işık-Erkan Bodur ikilisi takımlar kupasında birinci oldu. İkili yine bir ilki gerçekleştirerek 46 puanla FİA Takımlar Kupası'nda liderliğe yükseldi. Ancak 40'ar puanla ikinci sırada bulunan Fransız ve İspanyol ekiplerinin katılacakları birer yarış daha var. Onların alacağı sonuçlar Türk ekibinin sezon sonunda ilk üç içindeki yerini belirleyecek.

San Remo rallisinin en dikkat çekici noktası bir çok ekibin kazalar ve mekanik sorunlarla yarışı tamamlayamaması oldu. 135 ekipten sadece 71'i finişe gelebildi. Dünya Ralli Şampiyonası'nın en önemli pilotlarından İspanyol Carlos Sainz hayatının en büyük kazasını burda yaptı. Matador lakaplı pilot yarışın ilk günü 50 metrelik uçuruma düştü. Sainz ve co-pilotu Luis Moya kazayı küçük sıyrıklarla atlattı.

Daha önce asfalt parkurlardaki mükememel performanslarıyla dikkat çeken Citroen pilotları da şansızdı. Puras ilk gün yaptığı kazayla yarış dışı kaldı. Bugalski ise üçüncü gün son etabının son virajında kaza yaparak dramtik bir şekilde yarışa veda etti. Ford adına yarışan bir başka iddialı pilot Colin McRae ilk etaplarda çok iyi gitti. Ancak ikinci günün yedinci etabında yamaca çarparak yarış dışı kaldı.

San remo ralilsinin en bayşarılısı Mitsubishi Marlboro takımın pilotu Tommi Makinen oldu. Yarışın ilk günün altıncı sırada olan Makinen, ikinci gün üçüncü sıraya yerleşti. Son gün ise müthiş bir tempoyla en yakın rakibine 18 saniye fark atarak birinci oldu. İlk gün ilk üç sırayı paylaşan Peugeot pilotları zamanla geriye düştüler. Ancak Fransız pilot Panizzi Peugot 206'sıyla ikinci olmayı başardı.

Yarışın galibi Makinen ‘‘Zirveyi yakalayana kadar parçaladığım araba sayısını hatırlamıyorum’’ diyerek yarışdışı klan ekiplere moral verdi.

Yarışa gösterilen ilggi de kayda değerdi. 60 bine yakın rallisever kilomterelerce uzanan etaplarda tüm ekiplere destek verdiler.

Makinen'in aksine Türk ekibinin araba parçalamak gibi bir lüksü yoktu. Işık ve Bodur sınırlı imkanlarla çok iyi bir yarış çıkardılar. Ve dördüncü birinciliklerini alarak bir 10 puanı daha hanelerine yazdırdılar. Dünya Ralli Şampiyonası FIA Takımlar Kupasında 46 puanla birinci sıraya yerleşerek yine bir ilke imza attılar. Işık-Bodur ikilisi Çin Rallisi'nde takımlar kupasında birinciliğin yanısıra genel klasmanda 6'ıncı olarak, dünya şampiyonası puanı alan ilk Türk ekibi olmuştu.

Avrupa'nın ünlü pilotları arasında imkansızlıklar arasında başarıya koştuklarını vurgulayan Teknik Direktör İskender Atakan'ın bir ricası var: ‘‘Türkiye'yi Avrupa Birliğine biz yıllar önce soktuk. Pistlerde Türk bayrağı dalgalandırıyoruz ama gerek müsabaka gerekse antrenmanlar için seyahat ettiğimiz THY'ndan indirim istiyoruz. Çünkü amatör futbol takımlarının indirimli gittiği THY'ında üvey evlat muamelesi görmek istemiyoruz’’

ŞAMPİYONLUK İÇİN SON İKİ YARIŞ

Asfaltla aram düzeliyor

San Remo'dan sonra asfaltla aranız düzeldi diyebilir miyiz?

-Düzeldi. Daha doğrusu düzeliyor.

Neden kötüydü? Nasıl bir gelişim gösterdiniz?

-Türkiye şampiyonası eskiden tamamen toprak yarışlardan oluşuyordu. Son yıllarda asfalt parkurlara konmaya başladı. Türkiye'de rallilerde pek asfaltta yarışmadık. Yarıştığımız zama da zemin asfalttan çok toprağa benziyordu. Bu yüzden kendimizi geliştiremedik. Asfalt zeminde yarış daha hassaslaşıyor. Başarı otomobilin kapasitesine ve bunu değerlendiren pilota bakıyor. Limitler, süratler daha artıyor. Ve frenaj noktaları, merkez kaç kuvetleri, her şey degişmeye başlıyor. Lastik hesapları da, araba, süspansiyon ayarları, otomobilin yolda tutunması çok ince ayarlara dayalı. Dünya şampiyonasında asfaltta kendimizi geliştirme fırsatı bulduk. Bir şeyler öğrendik. Ama daha öğrenecek çok şeyimiz var.

Bir çok ekip yarış dışı kaldı. Siz nasıl bitirebildiniz yarışı?

Parkur zorlu, rakipler de çok olunca, kafaya oynayan ve kaybedecek bir şeyi olmayan pilotlar limitlerini zorlayıp risk alıyorlar. Limitleri zorladığınızda ya çok iyi bir derece yaparsınız, ya da kaza yaparak yarış dışı kalırsınız. Biz daha stratejik davrandık, atak yaptık ama limitleri zorlamadık.

Tempoyu nasıl belirlediniz?

Bizim tempomuzu belirleyen ilk iki etap olur hep. İlk iki etaptan sonra otomobille ilgili düşüncelerimiz ve ne hissetiğimiz önemli. Bundan sonra ne kadar hızlı gidebileceğimiz belli olur. İlk gün ilk etaptan sonra iyi bir tempo yakaladık. Beklenmeyen iyi dereceler yaptık. İlk gün sonunda FİA Takımlar Kupası'nda lider, genel klasmanda 24'üncüydük. İkinci gün çok zorlu etaplar vardı. arabada da problemler çıktı. Biraz daha dikkatli olduk. Yine de tempomuzu düşürmemeye çalıştık. Liderliğimizi koruduk ve genel klasmanda 17'ciliğe yükseldik. Üçüncü gün İskender Atakan'ın direktifiyle takımlar kupasındaki liderliğimizi korumak amacıyla tempomuzu yavaşlattık. Böylece yarışı takımlar kupasında lider, genel klasmanda 15'inci tamamladık.

Rakiplerin birer yarışı daha katılacak. Onları tanıyorsunuz, sizce ne yapabilirler?

Fransız ekip toprak yarışları tercih ediyor. Bu yüzden Avusturalya'ya gidiyor. Tanımadığı pakurlarda hızlı değil. Avsutralya'nın değişik bir karekteri var. Ona alışmadan hızlı gitmek mümkün değil. FİA takımlar kupasında Avsuturalya'lı bir pilot var. Yerel ekip mekanik bir sorun yaşamazsa Fransızlar onların arkasında kalabilir. İngiltere'ye İspanyol ekip katılacak. Onların en büyük rakibi Abdullah Bakashap olacak büyük olasılıkla. Abdullah geçen sene orda birinci oldu. Parkuru biliyor. Üstelik kötü bir sezondan sonra orda birinci gelerek teselli bulmak isteyecektir. Şampiyonu bu iki yarışta, sözettiğim dört takımın mücadelesi belirleyecek. Ama yine de belli olmaz. Bu mekanik bir spor. Hiç beklenmedik sonuçlar da ortaya çıkabilir.

Volkan'dan düzeltme

‘‘Çin Rallisi'nden sonra yaptığımız söyleşi 'trafik teröristi gururumuz oldu' başlığıyla yayınlandı. Bu benim çok hassas olduğum bir konuda bazı yanlış anlamalara ve yönlendirmelere neden oldu. Gençlere ‘‘caddelerde gazlayın’’ demiş gibi anlaşıldım. Oysa benim söylemeye çalıştığım şey şu: İnsan maalesef hız tutkusunu otomobilini caddelerde kullanırken anlıyor. O zaman da hem kendisini hem de trafikteki diğer sürücüleri tehlikeye atıyor. Ancak arabayı hızlı kullanmanın yeri trafiğe kapalı alanlar. Caddelere hızlı kullanırken büyük bir yanlış yaptığımı farkettim ve bunun sonunun çok kötü olabileceğini düşündüm. Bu yüzden yarışmaya karar verdim. Yarışmaya başladığımda, caddelerde hız yapaken düşündüğümden çok daha tehlike yartmış olduğumu gördüm. Benim hız tutkusu gençlere tavsiyem şu: Bu iş caddelerde yapılmza. Önce bir kursa giderek ileri sürüş teknikleri öğrenin. Bu motorsporlarının temelidir. Aynı zamanda trafikte güvenli otomobil kullanmayı öğretir. O zaman ne kadar büyük yanlış yaptıklarını anlarlar. Eğer motorsporlarına yönelmek istiyorlarsa amatör pilotlara yönelik organizasyonlara katılsınlar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!