Cinayete deprem süsü tutmadı

Güncelleme Tarihi:

Cinayete deprem süsü tutmadı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 07, 1999 00:00

Haberin Devamı

22 gündür kayıp olan Prof. Hasan Coşkun'un, cinayete kurban gittiği kesinleşti. Katilin kurbanına depremzede süsü verme planını cep telefonu kayıtları bozdu.

Dehşet verici olay şöyle gelişti. Cerrahpaşa Tıp Göğüs kalp ve Damar Cerrahisi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Hasan Coşkun, 16 Ağustos'ta yılık iznini aldı. Profesör ailesine, kişisel hukuki işlerine bakan Bülent Baransel'le birlikte Antalya'ya gideceğini söyleyerek yola çıktı.

Depremin olduğu sırada yakınları profesörü cep telefonundan iki kez aradı. Ancak profesör, ‘‘Merak etmeyin, Bülent'le yoldayız’’ dedi. Bu son görüşmeleri oldu. 3 gün sonra Bülent Baransel, ortaya çıktı ve profesörün eşi Şule Coşkun'a ‘‘Hoca benden Kabataş'ta ayrıldı. Yalova'daki anne ve babasının yanına gideceğini söyledi’’ dedi.

Kaçamak yaparken depremde öldü

Bülent Baransel, polise, ‘‘Kabataş'ta ayrıldık. Bir kadınla buluşmak için Gölcük'e gideceğini söyledi’’ diyerek Profesör'ün kaçamak yaptığı izlenimi verdi. Katilin planına göre hem polis, hem de eşi, profesörün kaçamak yapmak için Gölcük'e gittiğini ve depremde öldüğünü sanacaktı. Bu arada profesörün eşi Şule Coşkun'a bir kadın telefon açıp, Almanca konuşarak ‘‘Eşiniz benimleydi. Gölcük'te kaldığımız otel depremde çöktü. Ben kurtuldum o öldü’’ dedi. Bu da katilinin planının son parçasıydı. Arayan kadın da, katilin eski karısıydı.

Profesörün 17 bin doları kayıp

Ancak cep telefonu kayıtları bu plana uymadı. Kayıtlara göre profesör, Eskişehir ve Konya'ya gitmişti. Kuşkular yine Bülent Baransel'e döndü. Polis onun eski eşi Fadime Tur'u buldu. Fadime Tur her şeyi itiraf etti: ‘‘Bülent profesörü Antalya'da benim evimde öldürdü, profesörün karısını da ben aradım.’’ Profesöre ait olduğu sanılan 10 parçaya bölünmüş ceset, Antalya'da bulundu. Katil Bülent Baransel ile eski eşi Fadime Tur ve sekreteri Hacer Kayabaşlı yakalandı. Profesörün yola çıkmadan önce bankadan çektiği 17 bin doların izine ise rastlanmadı. Polise göre katil, profesörü öldürüp, vekaletnamesiyle gayrimenkullerini satacaktı.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs, Kalp ve Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Hasan Coşkun'un vahşice öldürülmesi, cinayet zanlısı Bülent Baransel'in, eski eşini de devreye sokarak, uygulamaya koyduğu planlar sayesinde sır yumağına dönüştü. Coşkun'un, Yalova'daki anne ve babasını görmeye gittiğini ve depremde enkaz altında kaldığını sanan yakınları, günlerce gazetelere kayıp ilanı verdiler. Ancak, Bülent Baransel'in bir film senaryosu gibi titizlikle hazırladığı cinayet entrikası, Telsim telefon kayıtlarının incelenmesi sonucu ortaya çıktı.

AİLE DOSTUYDU

Zeytinburnu Adliyesi İcra Müdürlüğü'nde çalışırken, 'Görevi kötüye kullandığı' iddiasıyla işine son verilen Bülent Baransel, Prof. Dr. Hasan Coşkun'un aile dostuydu. Sıraselviler'de bir hukuk bürosu kuran Bülent Baransel, aynı zamanda Coşkun Ailesi'nin hukuki işlerini de takip ediyordu. Dahası, Hasan Coşkun'un, vekaletnameleri de onun elindeydi. Bir alacağının tahsili için Konya'ya gideceğini, oradan da eski eşi Fatma Tur'u ve spastik çocuğunu görmek için Antalya'ya gideceğini söyleyen Bülent Baransel, yol arkadaşlığı yapması için Hasan Coşkun'un da kendisiyle gelmesini istedi.

Deprem felaketinden bir gün önce, 16 Ağustos'ta yola çıktılar. Deprem olduğu sırada yakınlarının cep telefonundan iki kez aradığı Hasan Coşkun her seferinde, ‘‘Merak etmeyin, Bülent'le beraber yoldayız. İyiyim’’ dedi. Bu son görüşmeleri oldu. Bir daha kimse Hasan Coşkun'dan haber alamadı.

Depremden üç gün sonra Bülent Baransel, ortaya çıktı ve Hasan Coşkun'un eşi Şule Coşkun'a, ‘‘Bizden Kabataş'ta ayrıldı. Yalova'daki anne ve babasının yanına gideceğini söyledi’’ dedi. Bu arada profesörün eşi Şule Coşkun'u telefonla arayan ve Almanca konuşan bir kadın, ‘‘Eşiniz deprem sırasında Gölcük'te benimleydi. Otel çöktü. Ben kurtuldum, ancak o yıkıntılar arasında kaldı’’ diyerek hikayenin son paragrafını da tamamladı. Bu arada sekreteri Hacer Kayabaşlı, ‘‘Deprem gecesi birlikteydik' deyince, polis ifadesine başvurduğu Baransel'i serbest bıraktı.

TELSİM KAYITLARI

Depremden sonra Coşkun'u cep telefonundan arayan ailesi, bu ayrıntıyı polise bildirince soruşturma derinleştirildi. Telsim kayıtlarından, Coşkun'un son telefon kayıtları çıkarıldı. Görüşmelerin Eskişehir ve Konya'dan yapıldığı ortaya çıkınca, Bülent Baransel'in yalan söylediği ortaya çıktı.

Polis, Baransel'in, eski eşi Fadime Tur'u İstanbul'da bulup ifadesine başvurdu. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Gasp Büro Amirliği'nde sorgulanan Tur, her şeyi itiraf etti:

‘‘Bülent bir süre önce benden Antalya'daki yazlığın anahtarını aldı. Depremden sonra yine aradı ve Hasan Coşkun'u öldürdüğünü, duvarların kan içinde kaldığını söyledi. Antalya'ya gittim. Kan izlerini çıkaramayınca badana yaptım. Daha sonra planladığımız gibi profesörün karısını arayıp, Almanca konuştum’’ dedi.

Gözaltına alınan Bülent Baransel cinayeti itiraf ederken yeni bir senaryonun sayfasını açtı:

‘‘Antalya'da kaçamak yapacaktık. Karısıyla arasının açık olduğunu söyleyip, onu ortadan kaldırmamı istedi. Karşı çıkınca tartıştık. Üzerime bıçakla yürüdü. Onu öldürdüm. Cesedini parçaladım, kafasını falezlerden attım. Vücudunu da poşetlere koyarak boş bir arsaya bıraktım.’’

Prof. Dr. Coşkun'a ait olduğu sanılan, 10 parçaya bölünmüş ceset, Burdur-Antalya Karayolu kenarında bulundu. Coşkun'un eşi Jale Coşkun ve oğlu Alptekin, dün teşhis için Antalya'ya gitti. Coşkun'un, bankadan çektiği iddia edilen 17 bin dolar bulunamadı.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!